Başbakan Ünal Üstel, Kıbrıs Türk halkının kendi devletini kurduğunu, egemenliğini dünyaya ilan ettiğini kaydederek, “Bu topraklarda eşit, egemen ve özgür biçimde yaşamak bizim için vazgeçilmezdir” dedi.

Üstel, uluslararası toplumu adadaki gerçekleri görmeye, yıllardır denenmesine rağmen Kıbrıs sorununu sonuca götürmeyen parametreleri gözden geçirmeye, insanlık dışı izolasyonları kaldırıp Kıbrıs Türk halkının varlığını tescil etmeye çağırdı.

Başbakan Üstel, iki devletli çözüm vizyonunun bu tarihsel gerçekliğin devamı ve siyasal yansıması olduğunu da vurguladı.

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı ile Kıbrıs Barış Harekatı’nın 51’inci yıl dönümü dolayısıyla mesaj yayımlayan Başbakan Ünal Üstel, “20 Temmuz 1974, Kıbrıs Türk halkının yeniden doğduğu, tarihin seyrini değiştiren; adaya barışı, halkımıza ise özgürlüğü getiren gündür” dedi.

Bu tarihi günün askeri harekatın ötesinde olduğunu kaydeden Üstel, 20 Temmuz’un insanlık onurunun, özgürlük arayışının ve direniş ruhunun da zaferi olduğunu vurguladı.

-“Kıbrıs Türk halkı varoluş mücadelesini zirveye taşıdı”

1963 yılıyla birlikte başlayan ve 11 yıl boyunca Kıbrıslı Türklere karşı sistematik biçimde devam eden saldırılar, katliamlar, soykırımlar, köy baskınları, toplu mezarlar, göçler ve yok etme planlarının 15 Temmuz 1974’teki faşist Yunan cuntasının gerçekleştirdiği darbe ile bambaşka bir noktaya ulaştığını söyleyen Üstel, şunları kaydetti:

“İşte tam da bu süreçte, varoluş mücadelesini zirveye taşıyan Kıbrıs Türk halkı; varlığının tehdit altında olduğu bu kanla dolu karanlık dönemde, Anavatan Türkiye’nin uluslararası hukuk ve garantörlük hakkı çerçevesinde gerçekleştirdiği Barış Harekatı ile özgürlüğüne ve güvenliğine kavuşmuştur.

O gün, dönemin Türkiye Başbakanı merhum Bülent Ecevit’in ifade ettiği şu sözler, harekatın insani ve ahlaki boyutunu en güzel şekilde yansıtmaktadır: ‘Biz adaya sadece Türklere değil, Rumlara da barış götürmek için gidiyoruz.’

Bu sözler, 20 Temmuz’un sadece Kıbrıs Türk halkı için değil; tüm ada halkı için bir barış kapısı araladığını ortaya koymuş ve gerçekten de adaya barışı getirmiştir.

Bu vesileyle dönemin Türkiye Başbakanı merhum Bülent Ecevit’i, Başbakan Yardımcısı merhum Necmettin Erbakan’ı, dönemin Türkiye Hükümeti’ni ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin muzaffer komutanlarını şükran ve rahmetle anıyorum.”

-“Küçük ve Denktaş’ı saygı, sevgi, hasret ve minnetle anıyoruz”

Bu mücadelenin temellerinin daha 1950’li yıllarda atıldığını ifade eden Üstel, toplum lideri Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın sesi olduğu Kıbrıs Türk halkını uluslararası platformlarda da temsil ettiğini söyledi.

Siyasal mücadeleye yön veren Küçük ve Denktaş’ın ortaya koyduğu liderlikle mücadele ateşini yanık tuttuğunu kaydeden Üstel, “Bu anlamlı günde onları da saygı, sevgi, hasret ve minnetle anıyoruz” dedi.

-“Ne azınlık oluruz ne de başka bir iradeye tabi oluruz”

Başbakan Üstel, mesajında şunları da ifade etti:

“Bugün özgürce yaşadığımız bu topraklar; şehitlerimizin fedakarlığı, mücahitlerimizin ve Mehmetçiklerimizin cesareti sayesinde bizlere vatan olmuştur. Hepsine minnettarız, hepsine borçluyuz.

Kıbrıs Türk halkı, kendi devletini kurmuş ve egemenliğini dünyaya ilan etmiştir. Ne azınlık oluruz ne de başka bir iradeye tabi oluruz. Bu topraklarda eşit, egemen ve özgür biçimde yaşama hakkımız bizim için vazgeçilmezdir.”

-Üstel’den uluslararası topluma çağrı

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Türkiye Cumhuriyeti devleti ile birlikte yürüttüğü iki devletli çözüm vizyonun bu tarihsel gerçekliğin devamı ve siyasal yansıması olduğunu da ifade eden Başbakan Üstel, şöyle devam etti:

“Bu vizyon; hem adamızın hem de bölgemizin geleceği için en gerçekçi, en adil ve en sürdürülebilir yoldur. Uluslararası toplumu da artık adadaki gerçekleri görerek, yıllardır denenmiş ve bizi bir sonuca götürmeyen parametreleri gözden geçirmeye; Kıbrıs Türk halkına karşı uygulanan insanlık dışı izolasyonları bir an önce kaldırıp varlığımızı tescil etmeye çağırıyoruz.

Tarihten gelen sarsılmaz bağlarımızın bir tezahürü olarak, her daim ve her koşulda Kıbrıs Türk halkının yanında dimdik duran; başta TC Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, tüm Türk milletine ve Anavatan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne en içten şükranlarımı sunuyorum.

Bu anlamlı günde bir kez daha tüm şehitlerimizi rahmetle; mücahitlerimizi, Mehmetçiklerimizi, gazilerimizi saygı, sevgi, minnet ve dualarla anıyor; halkımızın Barış ve Özgürlük Bayramı’nı yürekten kutluyorum.”

By admin